Bu röportajı şimdiden çok seveceğim…
Çünkü ilk kez duyup bildiğim bir isim olmasına rağmen yazdığı kitap ve hikayesi beni içine çekti.
Yetenek Avcısı kitabının yazarı Fatma Betül Duran’la sohbetteyim bugün 🙂
Kitabın sürecinin beni etkilediğini söyleyerek başlamak istiyorum. Ucundan kıyısından hayallerinize erişmiş olmanız beni inanılmaz mutlu etti. Sizinle konuştuktan sonra bir de bu gözle kitabı tekrar okudum ve daha çok sevdim diyebilirim.
Ben konuşmaya başlarsam susmam. O yüzden hızla sorulara geçiyorum.
Önce sizi kısaca tanıyalım mı? Kimdir, nerededir, neler yapar Fatma Betül Duran?
32 Yaşındayım. Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme bölümü mezunuyum ve 7 senedir Ziraat Bankası’nda çalışıyorum. Aynı zamanda anneyim. Kitabın kahramanı ile aynı isimde bir oğlum var, Salih… 5 yaşında o da.
Sakarya’da yaşıyoruz. Hayal kurmayı, gezmeyi, okumayı, yazmayı, müziği, çocukları ve doğayı çok seviyorum. Onlar benim ilham kaynağım aslında; yaşanılan acı, tatlı her şey.
Kitabın hikayesini dinlemek isterim birazda. Bankacı iken bir anda harika bir kitap çıkarıyorsunuz ortaya. Çocukluk hayaliniz olduğunu biliyorum ama detaylar sizde.
Çocukken hikayeler yazar, fotokopicilerde çoğaltır, zımbalar ve mahallede komşulara satardım… O zamanlar hep; “Bir gün gerçek bir kitabım olacak.” diyordum herkese… Tabi hayat bazen insana farklı bir yol çizebiliyor… Edebiyatı çok severken bankacı oldum… İşimi de seviyorum elbette fakat hayalimin bir hayal olarak kalmasını istemedim… Yirmi sene sonra bir çocuk kitabıyla hayalimi gerçekleştirdim…
Bir baktım; kitabın konusu da yine hayal gücü ve mücadele olmuş istemsizce.
Yazan bankacı, resimleyen mühendis olan kardeşler… Her ikinizin de çocukluk hayali gerçekleşmiş bu kitapla. Bence büyüleyici detaylar… Peki neden Yetenek Avcısı? Kitabın gerçek bir enerjisi var. Bu hikaye sıradan değil gibi…
Ben, sevdiği işi yapan insan bir şekilde başarılı olur düşüncesine inanıyorum. Kardeşim Endüstri Mühendisi fakat resim onun için bir tutku. Hiçbir eğitimi olmasa bile; çizimlerini aşkla yapan bir çizerle çalışmak istedim. Çünkü heyecan kitaba da geçiyor…. O zaman dediğiniz gibi kitabın bir enerjisi oluyor…
Kitapta çocukların yeteneklerine göz dikmiş kötü bir adam var, bir avcı… Ve çocukların yeteneklerini onlara yüksek paralar teklif ederek almak istiyor. Yetenek avcısı, işte bu konudan yola çıkılarak oluşturuldu aslında… Peki, biri gerçekten öyle çok para vermeyi önerse, yeteneğimizi verir miydik acaba?
“Hayalperest bir kız çocuğu bir yanım.” diyorsunuz. Bunu gözlemleyebiliyorum ben de. “Bazen 15, bazen 45, bazen de 55 yaşındayım. Rakamlara hapsolmuyorum.” demişsiniz bir yazınızda. Bu kitabı o kız çocuğu yazdı belli ki. Peki büyüdü mü hayalperest kız, hayali gerçekleşince. Yoksa daha da beslendi ve üretmeye devam edecek mi?
Beden yaşı sembolik, önemli olan ruh yaşı diye düşünüyorum… Hissettiğimiz yaş… Bedeni genç göstermek için uğraşırken, ruhu yaşlandırabiliyoruz… Bazen küçücük bir çocuk bile hayat enerjisini, amacını kaybetmiş olabiliyor… Özellikle de bu pandemi sürecinde…
Çocukların ruhuna dokunmak istedim… Heyecan canlı kalırsa her şey olur. Kitapta da biraz bunu hissettirmeye çalıştım.
Bir yanım hayalperest küçük kız çocuğu evet ve inşallah büyümez… Tamamen büyümeyelim. Bir tarafımızın biraz çocuk kalıp ruhumuzu beslemesi gerekiyor…
Kitapta yeni nesil için gelecek kaygınız olduğunu seziyorum. Aslında bu hepimizin içinde var olan bir duygu. Oğlunuzdan bahsetmek isterim. Verimli bir anne ile büyüyor. Zor bir dönemden de geçiyoruz özellikle çocuklar için. Nasıl geçiriyor zamanını?
Ağaç tepelerine tırmanan, gece yarılarına kadar dışarıda duran, komşulara korkmadan gidip salçalı ekmek yiyen son çocuklardandık belki de… Dört duvar arasında tüm gün etkinlik yapsa dahi bazı şeyleri öğrenemiyor sanki şimdiki çocuklar.
Ailedeki umutsuzluk çocuklara da yansıyor. Bunu biraz kitapla azaltabiliriz diye düşündüm… Çocukların ışıl ışıl gözlerine ihtiyacımız var…
Salih’i en çok sevgi ile büyütmeye çalışıyorum… Sevgiyi, merhameti hissetsin ki başka yerde aramasın… Kitapları sevsin, kediyi, karıncayı, çiçeği, oyun oynamayı, dışarıyı sevsin… Ve tabi ki kendini sevsin.
Başarılı bir yazarsanız iyi bir okursunuzdur. Yeni nesilde zamanla azalan okuma isteği için anne-babalara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Kitap okumak bazen bir nevi kaçmak gibi oluyor… Her şeyi ardında bırakıp o hayal dünyasına girmek öyle keyifli bir şey ki…
Okumayı sevmeyen çocukları olan anne babalara benim tavsiyem; kitapları kendilerinin seçmesini önermeleri olabilir. Kitapçıya ya da kütüphaneye gidip çocuğu özgür bıraksınlar… Çocuk isterse bol resimli çizgi roman okusun, yeter ki bir şey okusun… O zaman okumayı sevmeye ve zamanla kitap konusunda da seçici olmaya başlıyorlar zaten. O zaman arkadaşı yok diye hemen bunalıma girmiyor. O zaman canım sıkılıyor diyip tüm gün tabletle oynamıyor…
Hayal dünyasında gezinmek “bilen için” aslında en keyifli şey.
Kardeşiniz ile olan bağınızı bir kitapla ölümsüzleştirmeniz çok hoşuma gitti. Hayallerinizin ve içinizde hayalperest kız çocuğunun hep olması dileği ile… Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum. Kardeşiniz ve çizeriniz Şeyma Akın ile de bir röportaj yapmak istediğimi de sizin vasıtanız ile duyurmak istiyorum.
Kardeşim çok memnun olacaktır. Ben insan ilişkilerinde enerji uyumuna inanıyorum… Sizin pozitif enerjiniz ilk andan itibaren hissediliyor…
Sohbet için teşekkür ederim…
İkinci kitabım çıkınca hemen inşallah size göndereceğim…
Yolunuz açık olsun, tanışmak benim için mutluluktu… Bazı tesadüfler çok güzel 🙂
Keyifli sohbetiniz için teşekkür ederim. Tesadüfler hayatı güzelleştiriyor. Yeni kitaplarınızı da okumak dileği ile…
Sosyal Medya Hesapları
Instagram: @betulfatmaduran
Bir Yorum
Pingback: 2perhaps