Yapılan son araştırmalar diyor ki; anne karnındayken kedi ya da köpek alerjenleri ile karşılaşan çocuklar, hayvanlara karşı daha az alerji taşıyormuş. Hatta fazla steril yaşamaya özen göstererek çocuklarımıza iyilik yapmıyor aksine alerjik hastalıkları tetikliyoruz.
Buyrun burada yazıyor.
Alerji riskini arttıran faktörler, ailede alerjik hastalık olması, yoğun alerjen ortam, sigara ve kirli atmosferin varlığı, ev tozu, polenler, hayvan alerjenleri gibi çevresel etkenler ve kişinin bağışıklık sistemiznin uygunsuzluğudur.
Çocukluk çağı alerji hastalıkları, hep deri döküntüsü olarak algılanır. Ancak solunum deri ve mide-bağırsak sistemiyle ilgili her bir yakınma alerji bulgusu olabilir. Alerji hastalıklarının en önemli iki özelliği; belli aralılarla tekrarlaması ve bir tetileyicinin olmasıdır.
Engellenemez Frenlenebilir
Alerjik hastalıklarda tamamen şifa yoktur. Kullanılan ilaçlar, semptomları kontrol altında tutmaya ve yaşam kalitesini yükseltmeye yöneliktir.
Alerji testleri; tanıyı destekleme, tedaviyi yönlendirme ve alınabilecek önlemler konusunda bize yardımcı olmaktadır. Alerji testleri her yaşta yapılabilir ve yaş grubuna göre yapılır.
5-6 yaş altı çocuklarda deri testi değil, kandan testler yapılmaktadır. Aşı tedavisi ise; en az altı aylık medikal tedaviye rağmen semptomları kontrol altına alınamamış, tedavi uyumu bozuk, 5 yaş ve üstü çocuklarda tercih edilmelidir.
Bağışıklık Sistemi Kabul Ediyor
Yapılan bilimsel araştırmalarda; bebek doğmadan önce evde kedi-köpek bulunmasının, çocuğun hayatına sonradan girmesine nazaran, alerji riskini azattığı ortaya çıkmıştır. Çünkü çocuk, anne karnında mevcut alerjenler ile karşılaşmakta ve bağışıklık sistemi onu kendinden kabul etmektedir. Daha sonra bunu bir alerji unsuru olarak algılamaz.
Steril Yaşam Alerjiye Davetiye
Alerjik hastalıllari endüstriyel toplumlarda daha sık görülüyor. Yapılan araştırmalar, doğal yaşamda kopmanın, steril ve korumacı yaşamın alerji riskini arttırdığını söylüyor.
‘Hijyen hipotezi’ne göre; aşırı koruyucu steril yaşam, alerjiye davetiye çıkarıyor. Köy hayatı devam eden ailelerde astım hastalığı, şehirde yaşayan ailelere göre belirgin şekilde daha az. Uzmanlar bu durumu; doğal hayattan kopmamaya, geçirilen enfeksyon sıklığına, her enfeksyonda antibiyotik kulanılmamasına ve bazı enfeksyonların doğal atlatılmasına bağlıyor.
Çocuk, Hasta Psikolojisine Sokulmamalı
Çocuğun alerjik olması, genellikle ailenin ve kendisinin yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak bu durum, hastalığın varlığından değil, ailenin aşırı koruyucu tutumundan kaynaklanıyor. Çünkü çocuğun hastalığıyla birlikte aile de hastalık psikolojisine giriyor ve bu durumu bir çıkmaz olarak görüyor.
Aileler, zamanla çocuğun yaşaması gereken ‘çocukluk hayatına’ sınırlama getiriyor. Ancak çocukların toplumdan soyutlanmaması, sporunu yapan ve pozitif çocuklar olmaları çok önemli.
Alerjik Çocuklarda Tedavi Yolları
Koruyucu yöntemler, ailesinde şiddetli alerjisi olan çocukların bebeklik döneminde, alerjen grupta sayılan gıdalara (süt ve süt ürünleri, yumurta beyazı, tropikal meyveler, deniz ürünleri, kabuklu yemişler) daha geç başlanması öneriliyor. Doğumdan sonra evcil hayvanlar ev içine ve özellikle yatak odasına sokulmamalı. Ortam rutubetli olmamalı ve sigara içilmemeli.
Medikal Tedavi: Çocuk alerjisi uzmanı bir hekim tarafından uygun medikal tedavi planlanmalı ve gereken ilaç tedavisi uygulanmalı.
Yasaklar Çocuğun Şikayetlerini Arttırıyor
Alerjik çocuğu olan aileler, hastalıktan korkmamalı ve onunla birlikte yaşamayı öğrenmeli.
Çocuğunuzdan daha fazla hasta psikolojisine girip onun hayatını zehir etmeyin. Çocukluğunu yaşamasına izin verin.
Yasaklar, alerjik çocuğun hastalığını ağırlaştırabilir. Aileler bu anlamda çocukların tüm hayatını kısıtlıyor. Oysa yasaklar listesi çocukları endişeye sokar ve var olan yakınmaların artmasına neden olur.
Spor yapmasına izin verin. Çocuk, ilaçlarını kullandığı sürece istediği sporu yapabilir.